HER ŞEYİ BİLİYORUM

Etrafta “her şeyi biliyorum” edasıyla yürürdü. Onun bu büyümüşte küçülmüş halleri insanların hoşuna giderdi o zamanlar. Ağzını doldura doldura konuşması, konuşurken ki mimikleri, kıvır kıvır saçlarıyla da bütün mahallenin maskotu olmuştu. Sadece saçları değil, tombiş yanakları, tombiş elleri, iri boncuk boncuk bakan gözleri dediğini yaptıramayacağı yoktu. Evin tek kızı değil ama en güzel kızı haliyle babasının da bir tanesiydi. Refik Bey ona ayrı kıymaz, prensesim diye seslenirdi. Refik Bey kızının bu hallerine dayanamaz bir dediğini iki etmezdi. Böylece, ''hayır'' kelimesini duymadan büyüdü prenses. 

Leyla her şeyi merak eder ve kimsenin ona engel olmasına da izin vermezdi. Annesi zaman zaman “Ya kızım bilip ne yapacaksın, bu senlik bir şey değil ki!” “Bunu da bilmeyiver ne olur?” diye geçiştirmeye çalışırdı.

 

Her konuda bitmek bilmeyen soruları olurdu. Başlarda bu merakı güzel ve sevimli gelmişti ailesine. Bu konunun bir sıkıntı olabileceği düşünülmemiş, onu öyle kabul etmişlerdi. Fakat her şeyi bilmek istemesi etrafındaki insanlara zor anlar yaşatabiliyordu. Zaman zaman bazı insanları çok rahatsız ettiği olurdu.

Annesi bunu fark edince; 

“Bizim çocuk meraklı.”

“Ayyy o her şeyi bilmek ister” diye durumu toparlamaya çalışırdı… 

Büyüdükçe bu merakı bilmişliğe dönüştü. Prenseslikten meraklı Melahat'a geçiş yapmıştı. Dışardan bakıldığında kalabalık bir çevresi var gibi gözükse de o çevre aslında hep değişiyordu. Etrafındakiler başta onun sohbetini ilgi çekici buluyor ancak onu tanıdıkça bu hallerinden pek de haz etmiyorlardı.

Her şeyi bilmek insanın hedeflerine ulaşması için tek başına yeterli değildir. Bu durum sadece anlık olarak bazı ortamlarda ilgi görmelerini sağlar o kadar. Oysa bir hedef doğrultusunda bildiklerini uygulamayanların hedeflerine varması bu hayatta dünlerinden daha iyi olması mümkün değildir.

Kıvırcık saçlı prenses ‘’her şeyi öğreneyim’’ derken, bildiklerini davranışa geçirmediği için bilmiş bir insana dönüşmüştü. Bu yaşına kadar bildikleri ile bir şey yapmak aklına gelmemişti. Ailedekilerde üçüncü üniversite için para istediğinde ''bizim kız okumayı seviyor canım'' diyerek ses çıkarmamışlardı. Bu yaşına kadar kimse ondan bir şeyin ucundan tutmasını istememişti.

Bir yerde bir eğitim varsa Leyla ordaydı. Üç üniversite bitirmiş 28 yaşına gelmiş hala ailesinden harçlık alıyordu. Bir yere girip çalışmak aklına gelmemişti. Her şey hakkında bir diyeceği vardı, ama uygulama konusunda sınıfta kalıyordu. Yıllar içinde aldığı eğitimler ve bilgilerle çok şey bilen ama bu bilgilerle hiçbir şey yapamayan çok bilmiş biri haline gelmişti. Ancak bunun pek farkında değildi. Ta ki son gittiği eğitime kadar. Dersin bitiminde midesine bir taş oturmuştu. Dinlemekten doğru düzgün not da alamamıştı. 2 satır not sadece...

• Uygulanmayan bilgi yüktür...

• Bildiğini uygulayamıyorsan gerçekten bilmiyorsun demektir... 

Bildiklerini bir hedef doğrultusunda hayatına geçirmesi gerektiğini, daha doğrusu hedefine fayda sağlayacak olan şeyleri öğrenmesi gerektiğini anladı. Geriye artık harekete geçmesi kalmıştı.. 

Her şeyi biliyorum diyen değil, gerçek bilginin taşıyıcısı değil yaşayıcısı olanlardan olmak dileği ile...

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

İlişkilerde Ustalık