NE AZ NE ÇOK

Çocukken yaşadığımız, unutamadığımız duyguların özelliği, ilk defa yaşanmış olmasıdır. Onları hatırlatan  çağrıştırıcılar da olmasa belki hiç birini hatırlayamayız. Yaşanmış, geçmiş gitmiş olurlar.

Bazen bir görüntü gelir gözümüzün önüne.

Bazen de bir melodi olarak dilimizdedir.  

Belki de  bir koku duyar ve o günlerde buluveririz kendimizi. 

Belgin'de o akşam aile toplantısı için annesinin evine gittiğinde çocukluğundaki akşam yemeklerini hatırladı. Günün en kıymetli,  en özel zamanlarıydı annesi için. Yemeği özenle yapar, özenle de sunardı.  Belgin de annesinin etrafında dolanıp dururdu heyecanlı heyecanlı. Annesinin ona iş vermesini beklerdi.

-Belgin kızım masaya şu bardakları taşır mısın?
-Tamam anne, hemen götürürüm, merak etme.
- Hadi yavrum…
- Bugün babamın sevdiği yemekleri yapmışsın anneciğim. Ellerine sağlık.

Bardakları alıp, minik elleri ile tutar ve bütün dikkatiyle de taşımaya çalışırdı. Onun o telaşlı halleri de babasının çok hoşuna giderdi. Belgin’in başını okşar, ”aferin benim güzel kızıma” derdi. Yemek sonrası da yapılan çay - kurabiye sohbetlerine komşuları da eklendiği zaman çok mutlu olurlardı.

Huzur veren akşam yemekleri yerini  endişeli, huzursuz, mücadele dolu  zamanlara bıraktığında Belgin 8 yaşındaydı.  Lösemi teşhisi konduğu günü ise hiç hatırlamak istemezdi Belgin. Ardından gelen çocuk felci ve sonrasındaki uzun  tedavi süreçleri.  İlkokul yıllarının önemli bir bölümünü bu hastalığı yenebilmek için hastanede odalarında geçirmişti Belgin. Ortaokul yıllarında tedavileri bitmişti.

Durumundan dolayı çoğu zaman okula gidemezdi. Evlerinin balkonu çocuk bahçesine bakar, oradan çocukları seyrederdi. Oyun oynayan, bisiklete binen çocukları izler ve kendisini bisiklete binerken hayal ederdi. Hastalıktan dolayı ayakları güçsüzdü, her an birbirine dolanıp düşecekmiş gibiydi ve  topallayarak yürüyebiliyordu. Annesi ve babası evlatları hayatta olduğu için de temel ihtiyaçlarını karşılayabildiği için de şükrediyorlardı.


Belgin artık düzenli olarak okula gidecek kadar iyileştiğinde, kuzeni Zehra ona eşlik etmek istemişti. Zehra onun bu haline çok üzülüyordu. Hem aynı  binada oturuyoruz hem de aynı okula gidiyoruz diye düşünmüştü. Zehra'dan böyle bir şey istememesine rağmen Belgin’i korumak, kollamak istemişti.  Okula giderken kuzeninin  çantasını taşıyor, düşmesin diye koluna girip eşlik ediyordu.

Okuldaki arkadaşlarının ise Belgin’e olan tavırlarını beğenmiyordu. Onlara karşı Belgin'i âdeta korumaya almıştı. Zaman içerisinde Zehra’nın aşırı ilgisi okul dışına da taşmaya başladı.  Zehra’nın bu ilgisinden bunalan Belgin  ona karşı nezaketsiz davranabiliyordu.  Kızdığı zamanlarda kontrolsüz hareketler yapabiliyor ve başkalarının yanında onu azarlayabiliyordu. Zehra her seferinde olayın üstünü örtüyor, alttan alan taraf oluyordu.

Belgin artık en ufak anlaşmazlıklarda bile küsmeye başlamış üstüne üstlük bir de Zehra’nın kimseyle arkadaşlık yapmasına da müsaade etmez olmuştu. Her şeyden şikâyet ediyordu neredeyse. Bir taraf bunalmış, bir taraf da düşkünleşmişti...

Bazı şeyler olması gerektiği gibi değildi.   

Yıllar hızla geçmiş ve üniversite zamanı gelmişti. Fazla ilgiden bunalan Belgin için üniversite adeta bir kaçış yeri olmuştu. Zehra da farklı bir üniversiteye kabul edilmişti. Bu kadar ilgiden sonra bu kadar ilgisizlik de tuhaf gelmişti Belgin’e. Araya mesafeler de girince, her an görüşemediklerinden özlem duymaya başlamışlardı birbirlerine. 

Özlem Varsa Kavuşmanın Bir Anlamı Var

Belli ki insan iyi niyetlerle bir şeylerin dengesini bozabiliyordu. İlişki de olması gereken mesafe de olmayınca, ihtiyaç karşılamak için başlayan süreçler kişilere zarar verebiliyor. Niyetler güzel olsa da hayatın yasasına ters olduğu için insanlar bundan zarar görebiliyorlar. Şimdilerde ise ne az, ne çok olması gerektiği gibi görüşüyorlardı ve bu kıvam ikisinin de çok hoşuna gitmişti.

Bizim yetersiz su içmemiz de fazla su içmemiz de aynı derecede sıkıntı meydana getirir. İlişkiler de böyledir. Bize iyi gelen kişilerle çok daha fazla ilgilenmemiz, o ilişkiyi daha kaliteli hale getirmez.

Kalite için, bütün ilişkiler denge ister. İlişkiyi lezzetli yapan da dengedir. Hayatın içindeki lezzet dengesini koruyabilenler ise kıvamı tutturabilenlerdir. Ne az ne çok, olması gerektiği gibi... Her ilişkinin hak ettiği bir kıvam mutlaka vardır…


Yorum Gönder

32 Yorumlar

  1. Cok hayatın içinden, her birimizin mutlaka şahitliğinin olduğu bir konu.. kaliteli ilişkiler ancak dengede yaşanır. İşin sırrını öğrendikten sonra problemi çözmek de daha kolay..

    YanıtlaSil
  2. Tülin Yalçın16 Şubat 2024 16:26

    Dengeli olmak hayatımızda konforlu yaşamamızı sağlar.Yazanin kalemine sağlık:)

    YanıtlaSil
  3. İlişkilerdeki en önemli parametrelerden birisi kıvamı yakalamak… o zaman tadından yenmiyor :)

    YanıtlaSil
  4. Ellerinize sağlık:)

    YanıtlaSil
  5. İlişkilerde dengeyi sağlamak gerçekten zor. Hele birde sevdiğimiz biri olursa evladımız gibi daha da zorlaşıyor. İNŞAALLAH bı dengeyi sağlayanlardan oluruz

    YanıtlaSil
  6. Özlem varsa kavuşmanın da bir anlamı var…

    YanıtlaSil
  7. Ne samimi bir yazı ...Yazanın eline sağlık...Hayatı ne az Ne de çok yaşamak, her yönüyle çok dengeli:))

    YanıtlaSil
  8. Merve Aydınlar
    Ne önemli güçlü çocuklar yetiştirebilmek.. ne önemli baskıda bile hastalıkta bile.. tek bir kişiye tutunmadan birey olarak ayakta durabilmek

    YanıtlaSil
  9. Ne az ne çok, her şey olması gerektiği kadar olmalı hayatta.. ilişkiden tut, maddi imkanlara, iş hayatından çocuğuna ilgiye, kedinden arabana kadar.. Çok güzel dile getirilmiş, kaleminize sağlık. 💐💞

    YanıtlaSil
  10. Kıvamı tutturabilenlerden olalım inşALLAH💐

    YanıtlaSil
  11. Kıvam denge ... ne güzel ...

    YanıtlaSil
  12. Ahh şu denge, tutturabilenin yüzünü güldürüyor, denge ye grlebilmek ümidi ile🤗

    YanıtlaSil
  13. İnsan sadece karşı cinsle olan ilişkide değil arkadaşlık ilişkisinde de dengeyi kaçırabiliyor. İyi niyetle başlayıp ayarın kaçtığı ilişkiler... Hep böyle sürmüyor ve bir yerde kopuyor.

    YanıtlaSil
  14. Çiğdem Afacan16 Şubat 2024 19:41

    İlişkiler hayatımızın mutluluk anahtarı aslında. İlişkilerimiz kıvamındaysa lezzet, aşırılıktaysa huzursuzluk yaşarız. Bu da sadece bedellerimizle düzeliyor ya da bozuluyor . O sebeple kiminle ne kadar yakın kimden ne kadar uzak kalacağını iyi denetlemeli insan...
    Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  15. Bütün ilişkiler denge ister, bildiğimiz ama çoğu zaman dikkat edemediğimiz… Kaleminize sağlık 🙏🏻

    YanıtlaSil
  16. İnsan ne zamanki yanlışa girer o vakit denge bozulur

    YanıtlaSil
  17. Hersey bir denge üzerine yaratıldığı için denge bozulduğunda sistem çöküyor... Teşekkür ederiz..

    YanıtlaSil
  18. Şeyh Edebali Osman Beye "oğul gittiği yere sık gelip gitme itbarın azalır" demiş.
    İşte hayatda neyin kıvamını kaçırırsak dengeden çıkıp aşırılasmaya başlıyoruz.
    Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  19. Ne az ne de çok ilişkilerimizde dengeyi tutturabilmek asıl mesele. Bozduğumuz her denge sonrasında problem yumağı halinde bize geri dönüyor.Dengeyi tutturabilenlerden olalım inşallah 🌺

    YanıtlaSil
  20. Nankörleştirmemek gerek karşı tarafı..

    YanıtlaSil
  21. Ne az,ne çok ..olması gerektiği gibi ,kıvamında ...kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  22. Özlem varsa kavuşmaların bir anlamı var … Ne kadar doğru ne kadar isabetli tutarlı bir cümle.
    👏🏻🌸

    YanıtlaSil
  23. Kıvamı tutturmak her anlamda ne kadar da önemli... bozulmasın istiyorsan o kıvamı mutlaka yakalaman lazım... Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  24. ZEHRA BAYRAKTAR18 Şubat 2024 10:53

    hayat dengede güzel ama kiminle dengede hangi kurallara göre dengede tüm zamanlarda geçerli olanları kulanalım mutlu olalım :)

    YanıtlaSil
  25. Bedel dengesini ve kıvamını korumak ve bunu unutmamak çok önemli…
    İlişkilerde dengeyi bozan kısımıda kıvamı tututuramamaktır. Bunu anlayıp uygulayanlardan olalım inşallah…

    YanıtlaSil
  26. Gerçekten tat almanın bir kıvamı sadece yemekte değil, hayatın içerisinde her yerde önemli.. Her adım başka adımın ya başlangıcı ya sonu olur..kıvamı tutturmak hangi adımı nerede atacağını bilmekle alakalı...

    YanıtlaSil
  27. İnsan kendisini dengeye getirince ilişkileri de dengeye geliyor. Önce kendimizden başlamalıyız. Çok teşekkür ederiz güzel yazılarınız için.

    YanıtlaSil
  28. denge ve kıvamın ne kadar önemli olduğu çok güzel anlatılmış

    YanıtlaSil
  29. O kadar güzel bir yazı olmuş ki… aklıma annelerin çocuklarını korumaya çalışırken yetersizliğe itmesi geldi.. aslında hepsinin çıkışı iyi niyet, ama denge bozulunca ipin ucu kaçabiliyor…

    YanıtlaSil
  30. Allahverdiyeva Xumar25 Mart 2024 21:46

    Birimiz dünyanın bir ucuna da getse tüm gün yazışıyor ve konuşuyoruz. Hiç ayrılmıyoruz ki özleyelim.

    YanıtlaSil
  31. leyla şahan26 Mart 2024 09:43

    dengenin önemi , denge bozulunca ters düz oluyor

    YanıtlaSil